SELÇUKLU ESERİNDEKİ RESTORASYON ÇALIŞMALARINI İNCELEDİ

Konya’nın, kadim bir medeniyet şehri olarak tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ön plana çıktığını vurgulayan Başkan Altay, belediye olarak Türkiye’nin en büyük ihya projelerinden Darülmülk Projesi kapsamında şehir merkezinde 20 farklı noktada kentsel yenileme, dönüşüm ve restorasyon çalışması yürüttüklerini anımsattı. Başkan Altay, “Vakıflar Bölge Müdürlüğümüz de Konya’mızın simge yapılarından İnce Minareli Medrese ve Sahib Ata Külliyesi’nde restorasyon çalışması yürütüyor. Selçuklu dârülmülkü Konya’mızda Selçuklu Devleti vezirlerinden Sahib-i Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılan iki eser de şehrimizin simgeleri arasında bulunuyor. Tarihimiz, kültürümüz ve şehir turizmi açısından önem taşıyan bu iki eseri gelecek nesillere aktarma çabasındayız. Restorasyon çalışmaları titizlikle yürütülüyor. Bu iki önemli çalışma için Kültür ve Turizm Bakanımıza, Vakıflar Genel Müdürümüze, Bölge Müdürümüze ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

SAHİP ATA CAMİİ VE HANGAHI

Anadolu Selçuklu Devleti vezirlerinden Sahib-i Ata Fahreddin Ali tarafından Kölük bin Abdullah'a yaptırılan külliyede 1258 yılında başlayan inşa faaliyetleri 1283 yılında tamamlanabilmiştir. Camii, türbe, hankah ve çifte hamamdan oluşan külliye yapısında hangah, türbe ve camii bölümünde esaslı onarım 2023 yılı itibariyle başlatılmıştır. Yapının banisi olan Sahib-i Ata Fahreddin Ali'nin de mezarının bulunduğu türbe de iki oğlu, kızı ve torununa ait çini sandukalar bulunmaktadır. 

İNCE MİNARE

Ebu'l Hayrat Sahib-i Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılan medrese, "Sahib-i Ata Darulhadisi" olarak da anılmıştır. Yapının inşa tarihi kesin olarak bilinemese de Sahib Ata'nın 1265-80 tarihli vakfiyesinde adı geçtiği için bu tarihlerden önce inşa edilmiş olmalıdır. Yapının mimarı Sahib-i Ata Külliyesi'nin de mimari olan Kölük bin Abdullah'tır. 1901 yılında minareye düşen yıldırım sonrası minare yıkılmış ve medreseyle bitişik olan mescitte harap olmuştur. Dışa taşkın anıtsal giriş kapısı ile yapıya kimlik kazandıran giriş kapısı üzerinde Yasin ve Fetih surelerinden ayetler bulunmaktadır. Bunun anlamı dönemin Moğol baskısına karşılık hâlâ daha ilimle uğraşan ve toplumun manevi olarak ayakta olduğunu göstermesine örnek gösterilebilir.