ADALET VE ZULÜM
Adalet; her hak sahibine hakkını vermek olarak tanımlanmıştır. Zulüm ise Adalet’in zıddıdır. Zulüm; haddi aşmak ve bir şeyi olması gereken yerden farklı bir yere koymak anlamına gelmektedir. Ayrıca haksızlık, hakkı yerine koymama, baskı, şiddet, hak yeme,
ÖMER LÜTFİ ERSÖZ
-Malumunuz gecenin en karanlık olduğu an şafak’a en yakın olduğu andır. Zulüm sürdürülebilir bir durum değildir. Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır. Dünya şuan Mekke’nin fethi öncesi dönemi yaşamaktadır. Genel olarak baktığımızda kan ve gözyaşı Müslümanlara reva görülmektedir. Mekkenin fethinden iki yıl önce imzalanmış olan Hudeybiye antlaşması dönemini yaşamaktadır. İnanıyorum ki zafer kesinlikle yakındır. Mü’minler ahir zamanda mutlaka galip geleceklerdir. Bugün gözünde Amerika’yı, Rusya’yı, Çin v. b. ülkeleri güçlü görüp korkanlara şu gerçeği hatırlatmak isterim; Kâbe’yi yıkmaya gelen, Ebrehenin güçlü ordusuna karşı koyabilecek bir güç, bir ordu yoktu. Güç ve kuvvet sahibi Allah (c.c.), zalimlerin, kâfirlerin üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar adrese teslim akıllı bombalar atan sürü sürü ebabiller gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları hâline getirdi. Güç ve kuvvet sahibi sadece ve sadece Allah (c.c.)’tır. Karamsarlık ve korkaklık yok. Siyonist İsrail’in Filistin topraklarını işgal ederek kadın, çocuk, yaşlı, sivil diye ayırt etmeden yetmiş beş yıldır yapmış olduğu her türlü zulmü son günlerde artırmış olduğu için yıkılması da yakındır. Biz Müslümanlar çok çalışıp her alanda üretimimizi artırarak başarılı olmak zorundayız.
Âyet-i Kerîmelerde: “Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları hâline getirdi.” (Fîl Sûresi âyet:1-5) “Yalan sözlerle Allah'a iftira edenden veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Şüphe yok ki, zalimler kurtuluşa ermezler!” “İşte böylece işledikleri günahlardan ötürü zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmının peşine takarız.” “De ki: Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Yurdun (dünyanın) sonunun kimin lehine olduğunu yakında bileceksiniz. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmazlar.” (En’âm Sûresi âyet:21, 129,135) “… Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” (Tevbe Sûresi âyet:109) “ (Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır.” “Onlara biz zulmetmedik; fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin (azap) emri geldiğinde, Allah'ı bırakıp da taptıkları ilâhları, onlara hiçbir şey sağlamadı, ziyanlarını artırmaktan başka bir şeye yaramadı.” “Rabbin, haksızlık eden memleketleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir). Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir!” (Hud Sûresi âyet:100-102) buyrulmuştur.
Müslümanlara, dünyanın zalimleri hayat hakkı tanımamakta, öldürmekte, sürgün etmekte, yakıp, yıkmakta ve soykırım uygulamaktadırlar. Suriye, Irak, Myanmar Arakan, Doğu Türkistan, Filistin, Mısır, Afganistan, Pakistan, Libya, Yemen ve benzeri ülkelerde zalimlerin yaptıklarını görüyoruz. Dünyanın sessizliğine rağmen, bütün zalimlere karşı koyan, mazlumlara kucak açıp destekleyen öncü hep milletimiz olmuştur. Türkiye’mizi de karıştırarak kardeşi kardeşe düşman etmek isteyen iç ve dış hainlere karşı birlik ve beraberliğimizi, dün olduğu gibi bu günlerde de koruduğumuz sürece zafer bizlerin olacaktır. Zalimlere karşı duruşumuzu en somut anlamda gösterirken de, Zalimlerin yöntemlerine başvurup haddi aşmadan, adalet merkezli mücadelemizi sürdürmeliyiz. Zalimlerin yöntemlerini aynen bizlerde uygulayacak olursak, sonucunda zalim değişir fakat zulümler değişmez. Her zalime, hukuk içerisinde hak ettiği ceza mutlaka verilmeli, cezalar uygulanırken bile adaletten vazgeçilmemelidir. Zulüm kimden gelirse gelsin, gücüne ve konumuna bakılmaksızın karşı konulmalıdır. Kassam Tugayları sınırlı imkânlarına rağmen İman varsa imkân vardır diyerek cihat etmekte esir takaslarında da görüldü ki İslam’ı çok güzel temsil ettiler sonucunda dünyada İslam dinine olan yöneliş zirve yapmış bulunmaktadır. İnsanlığın dünya ve ahirette kurtuluşu İslam’dadır. Nice Zalim; Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller gelip geçmişlerdir. Şu unutulmamalıdır ki, Zulüm ile abat olanın ahiri berbat olur. Birlik ve beraberlik ruhuna sahip olanların gerçek anlamda kurtuluşa ermeleri, tefrika belasına düşenlerin de yok olup gitmeye mahkûm oldukları bilinen tarihi gerçeklerdir. Bu dünya hayatına imtihan edilmek üzere gönderilmiş bulunmaktayız. Hayatımızın her döneminde bu gerçeği bilerek yaşamamız gerekmektedir. Hem dünyevi ve hem de uhrevi konularda bize düşen, çok çalışmak ve sorumluluklarımızı yerine getirmek olmalıdır. Kısacası bizler seferden sorumluyuz. Başarı ve zafer Rabbimizden bir ikram ve bir lütuftur. Bizler tercihlerimizi iyiden, güzelden yana yapmak durumundayız. Tercihlerimiz hak ve hakikat merkezli olduğu ölçüde, Rabbimizin yardımının geleceği aşikârdır.
Mazlumların yüzleri çok yakında gülecek,
Zalim saltanatına kökten son verilecek.
Ömer Lütfi ERSÖZ
Rabbimiz, her birimize adaletli olmayı ve zalimlerle mücadele ederek zafere kavuşmayı nasip eylesin. Zalim olmaktan, zulme uğramaktan âlemlerin Rabbi, Allah (c. c.) sığınırız. Mazlumların muzaffer olduğu günleri en yakın zamanda görmemiz duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.