kavrayıp canlandırmaya çalışmalıyız.
Bu ayın en kıymetli ve önemli gecesi de Aşûre gecesidir. Yüce Mevla, birçok duâları Aşûre günü kabul etmiştir. Hazret-i Âdem (a.s.)’ın tövbesinin kabul olması, Hazret-i İdris (a.s.)’ın canlı olarak göğe çıkarılması, Hazret-i Nuh (a.s.)’ın tufandan kurtulması, Hazret-i Yunus (a.s.)’ın balığın karnından çıkması, Hazret-i İbrahim (a.s.)’ın ateşte yanmaması, Hazret-i Yakub (a.s.)’ın oğlu Hazret-i Yusuf (a.s.)’a kavuşması, Hazret-i Yusuf (a.s)’ın kuyudan çıkması, Hazret-i Eyyüb (a.s.)’ın hastalıktan kurtulması, Hazret-i Musa (a.s.)’ın Kızıl denizi geçmesi, Hazret-i İsa (a.s.)’ın doğumu ve ölümden kurtulup diri olarak göğe çıkarılması v.b önemli olayların bu Mübarek Aşûre gününde olduğu ifade buyrulmaktadır.
Medine’de aşûre günü oruç tutan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), Yahudilerin de oruç tuttuklarını gördü. (Niye oruç tutuyorsunuz?) diye sordu. Onlar da, (Allah’ın İsrail oğullarını düşmanından kurtardığı bir gündür, Musa bu günde oruç tuttuğu için) dediler. Resulullah Efendimiz de, Müslümanların bugün oruç tutmalarının sebebini anlatmak için, (Ben Musa Aleyhisselama sizden daha layıkım) buyurdu. (Buhari, Müslim, Ebu Davud)
Yahudilere benzememek için sadece onuncu günü değil öncesinde veya sonrasındaki günlerin de oruçlu geçirilmesi gerekir. Sadece onuncu günü oruç tutmak mekruhtur. Bu önemli günde ibadet ve taâtımızı artırmalı malıyız. İkramlarda bulunmalı ve en önemlisi sadaka, infak v.b. yardımlaşmamızı bu günlerde yoğunlaştırmalıyız. Bir vücudun azaları gibi olduğumuzu göstermeliyiz.
Müslüman, bu önemli ay ve günlerin kıymetini bilmeli, fitne, fesat çıkarıp düşmanlık yapmak isteyenlere fırsat vermemelidir. Önemli olan kardeşlik, birlik ve beraberliği koruyabilmek ve Yüce Allah (c.c.) âyet-i kerimelerde: “Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın.” (Ali İmran Sûresi âyet:103) "Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.” buyurmuştur.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) hadis-i şeriflerinde "Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez" (Buhari Mezalim 3), "Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi Mü'min kardeşi için de sevip arzu etmedikçe (gerçek anlamda) iman etmiş olamaz"(Buhari İmam 7) buyurmuştur.
Muharrem ay’ı, Kur’an-ı Kerimde, kıymet verilen dört aydan biridir. Aşûre gününü tâzim etmek sünnettir. Bu güne aşûre denmesi, Muharrem ayının âşiri, yani onuncu günü olması ve başka bir rivayete göre de on Peygambere on Mucizenin ihsan edildiği için aşûre denmiştir.
Kur’an ve Sünnete tabi olarak yaşayacağımız bir hayat, bizleri hem dünyada hem de ahirette gerçek anlamda kurtuluşa ve huzura erdirir. İslam ’a uygun hayat yaşayanlardan olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.