Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) veda hutbesinde; “Ey insanlar! Sizin canlarınız, mallarınız ırz ve namuslarınız, Rabbinize kavuşuncaya kadar dokunulmazdır.” (Buharî, Hac, 132 [1739, 1741]) buyurmuş; kul haklarını ihlal eden kişinin ahirette hüsrana uğrayacağını haber vermiştir. (Müslim, Birr, 59 ‘2581’). Dolayısıyla İslâm’da kul haklarına riâyet, İslâm’ı anlama ve özümseme göstergelerinden olup dünya ve ahiret saadetine ulaştıran temel vesilelerden birisidir.
Kul hakkı ihlali durumunda; haksızlığın gecikmeden giderilmesi, hak sahibi ile helalleşilmesi ve bu günahtan tövbe istiğfar edilmesi gerekir. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Kim din kardeşinin şeref, onur ve haysiyetine veya malına yönelik bir haksızlık yapmışsa altın ve gümüşün fayda vermeyeceği kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Aksi takdirde yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınarak hak sahibine verilir. Şâyet sevabı yoksa hakkına girdiği kişinin günahlarından alınarak kendisine yüklenir” (Buhârî, Mezâlim, 10 ‘2449’)
Mallarla ilgili kul hakkı ihlali durumunda; mevcutsa söz konusu malın kendisi, yoksa bedeli hak sahibine verilmelidir. Hak sahibinin hayatta olmaması hâlinde ise mirasçılarına teslim edilmelidir. Malın sahibi bilinmiyor veya kendisine ulaşmak mümkün olmuyorsa söz konusu mal veya bedeli hak sahibi adına fakirlere ya da hayır kurumlarına verilmelidir. Ayrıca yapılan bu hatadan dolayı samimi bir şekilde tövbe edip Allah’tan af ve mağfiret dilenmelidir.
Hak ihlali; hakaret etme, küfür, yalan, gıybet, iftira, istihza, rencide etme gibi insanın onur ve haysiyetine yönelikse bu durumda yapılması gereken, ortaya çıkan zarar ve mağduriyeti gidermek ve hak sahibiyle helalleşmektir. Buna imkân bulunmadığı durumlarda ise samimi bir tövbeden sonra hak sahibine hayır dua edilmeli, onun namına hayır hasenat yapılarak bu vebalden kurtulmaya çalışılmalıdır. Bu şekilde bir yol izlemenin manevî içerikli kul haklarına keffaret olabileceği bazı âlimler tarafından dile getirilmiştir (İbn Teymiyye, el-Fetâvâ’l-kübrâ, 1/113).
Kul hakkına girme, şirk koşma sakın,
İhlaslı, ahlâklı olmaya bakın,
Ar, namus ve iffet tavrını takın,
Sevapları artır, günahlar yakın.
Ömer LÜTFİ ERSÖZ
Şirkten uzak durup kul hakkına girmeyip Allah (c.c.) ve Resulü Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimizin emirleri ve yasakları doğrultusunda hayatını yaşayan hakiki Mü’minlerden olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.
omerlutfiersoz@gmail.com