HZ. AİŞE ANNEMİZE ATTIKLARI İFTİRALARA CEVABIMDIR
NAMUS VE ŞEREFTEN YOKSUN OLANLARIN PEYGAMBERİMİZ HZ.MUHAMMED (S.A.S.)’İN HZ. AİŞE ANNEMİZ İLE İLGİLİ EVLİLİĞİNE ATTIKLARI İFTİRALARA CEVABIMDIR
ÖMER LÜTFİ ERSÖZ
-Peygamber Efendimizin çok evliliğinin en önemli diyebileceğimiz hikmeti, Onun evinin eğitim yuvası olmasıdır. O, eğitim yuvasında yetişen eşleri, Mü’minlerin anneleri çok önemli bilgileri öğrenerek, kendilerine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmişlerdir. Çünkü dinin çok önemli bir bölümü aile içi, özel hayat ve mahrem konularla ilgilidir. İnsanlığın yarısı da kadınlardan müteşekkildir. Elbette böyle konular adına ve bu kadar insana örnek olmak için birden çok ve farklı özelliklerde aile içi eğitimi alan kadınların bulunması gerekiyor. Bu eğitimi alacak eşlerin, haramlardan arınmak için nikâhlı olmaları gerekmektedir. Efendimizin çok evliliğinin asıl amacı, sahabe hanımlarına eğitim verebilecek muallimeler yetiştirmektir. Kadınlar kendileri ile ilgili mahrem soruları Efendimize sormaya çekinecekleri aşikârdır. Ay hali, Lohusalık, Cünüplük v.b. konular bu kabildendir. Efendimizin eşleri, hanımlarla ilgili dini hükümleri, diğer kadınlara öğretip, eğitmede, açıklayıp bilgilendirmede çok önemli roller almışlardır. Peygamberimiz gençlik çağında tek evlilikle hayatını devam ettirmiş, ömrünün son on yılı olan ihtiyarlık döneminde çok evlilik yapmıştır. İnsaf içerisinde yaklaşım gösteren dost, düşman herkes bu durumdan hareketle, Hz. Muhammed (s.a.s.),nefsani ve şehevî arzuları için değil, bütün kadınların sorunlarına cevap verebilecek şekilde, eşlerini eğiterek insanlara faydalı olmaları için, birden çok kadınla evliliği, son on yıllık döneminde yapmıştır. Aksi düşünülseydi bu durumun tersi olması gerekirdi.
Gerek tarihî, gerekse insan yaratılışı açısından Peygamberimizin evliliklerini incelediğimizde, 25 yaşına kadar, gençliğinin en heyecanlı çağında kavmi içinde bekâr yaşamış ve hiçbir kadınla ilişkiye girmemiş, iffet sahibi olduğu, dost ve düşmanın ittifakıyla sabit olmuştur. Dost, düşman herkes Efendimizin her yönüyle güvenilen biri olduğunu Muhammedül-Emîn diyerek göstermişlerdir. Efendimizin evliliklerinde nefsaniyet olmadığının çok önemli delillerinden biri de, müşriklerin davasından vazgeçmesi için yaptıkları teklife verdiği cevapta saklıdır. Müşrikler, amcası Ebu Talip'e gelip, yeğenin eğer başımıza reis olmak istiyorsa onu reis yapalım veya en güzel kız ve kadınlarımızı ona verelim. Ta ki, bu davadan vazgeçsin dediler. Peygamberimiz; Ey amca! Eğer sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar, vallahi ben bu davadan asla vazgeçmem. Verilen bu cevap aslında, ne yöneticilik, ne para, ne kadın v.b. peşinde olmadığını, İslâm için ne gerekiyorsa Onu yapacağını açıkça ilan ediyordu.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) şehevi duyguların zirve yaptığı gençlik dönemde; genç ve bakire hiçbir kız ile bile evlilik yapmamıştır. Hz. Aişe annemiz önce Cübeyr ile nişanlanmış ondan ayrıldıktan sonra Peygamberimiz ile evlenmiştir. Aişe annemiz evlenecek yaşta olmasaydı o günkü Müşrikler bu hususu sizden önce kaşıyıp büyütürler günümüzdeki Ebu Cehillere bırakmazlardı. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’i gerçek anlamda anlayan, Kur’an ve Sünnete uygun güzel ahlaklı hayat yaşayan Mü’minlerden olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.
Namus ve şereften yoksun olanların Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Hz. Aişe ile evliliği ile ilgili iftiralar atmaktadırlar. Tarihi kaynakları bütün yönleriyle araştırmadan yapılan bugünkü saldırıları, iftiraları, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’i öldürmek isteyen Müşrikler bile yapamamıştır. Aynı dönemde yaşayan Müşrikler bugünkü anlamda yapılan iftiralara şahit olsalardı en büyük eleştiriyi müşrikler yapardı. Bugünkü azgın azınlık Müşrikleri bile sollamaktadırlar. Ar, namus kavramlarını kaybedip hayvanlar gibi yaşayanların, güzel ahlak sahibi Peygamberimize söz söylemeleri kabul edilemez. Bir taraftan özgürlük adına her türlü naneyi yiyecekler sonrada ahlak hamisi kesilecekler. Hadi oradan…
Bir insanın nefsanî ve şehevî arzularının en ateşli ve uyanık bulunduğu dönemler, hiç şüphe yok ki, gençlik dönemleridir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) çocukluk, gençlik dönemleri dâhil hiçbir zaman kötü, çirkin zararlı işleri yapmamış, Müşrikler tarafından bile dürüstlüğü tescil edilip Muhammedül Emin denilmiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s),25 yaşlarındayken kendisinden 15 yaş büyük olan dul, Hz. Hatice annemizle evlenmiştir. Hz. Hatice validemiz vefat edinceye kadar başka hiçbir kadınla evlilik yapmamıştır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 48 yaşındayken, Hz. Hatice annemizi kaybetmiş, O’nun vefatı çok büyük üzüntüye maruz bırakmıştır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 53 yaşından itibaren, ömrünün son on yılı içinde âyet-i kerimede verilen izin çerçevesinde bazı evlilikler yapmıştır.
Ömrünün son on yılında yaptığı evlilikleri sosyal, siyasal, ekonomik, eğitim amaçlı ve benzeri gerekçelerle değerlendirmek gerekir. Bu evliliklerin altında himayeye muhtaç kadınlar ve onların çocukları olduğu gibi, devletlerarası ilişkilerde etkinliği sağlamaya yönelik olanları da vardır. Ebu Sufyan’ın kızı Hz. Ümmü Habibe ile evlenmesi, dış siyaset açısından önemli olduğu gibi, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in kızlarıyla evlenmesi de iç siyaset açısından dikkate değerdir. Hz. Zeynep ile evlenmesi, toplumda var olan evlat edinme statüsünü ortadan kaldırmaya yönelik v.b. önemli bir durum söz konusudur. Peygamberimiz ’in gençken değil de ihtiyarlığı döneminde çok kadınla evlenmesi bir takım hikmetleri de için de barındırmaktadır. İçinde bulunduğu toplum, çok kadınla evlenmeyi normal görüyordu. Efendimiz isteseydi gençlik dönemlerinde, 25 yaşına kadar ve gerekse daha sonraki hayatında birçok bakire kızla hayatını birleştirebilirdi. Hâlbuki böyle yapmayıp, ömrünün son yıllarında evliliklerini yapması, hizmet amaçlı olduğunun açık delilidir.
Geçtiğimiz günlerde Diamond Tema isminde bir şahsın Peygamberimizin Hz. Aişe annemizle evlilik yaşını gündeme getirmek suretiyle zaman zaman ısıtılan kamuoyuna sunulan bu konu yeniden gündem olmuştur. Bu iftiraları dün Ebu Cehiller atamamıştı, bugünkü namus ve şereften yoksun olanlar Namus abidesi güzel ahlâk sahibi efendimize hiç utanmadan iftira atabilmektedirler. Bazı kaynaklarda Hz. Aişe annemizin yaşının küçük olmasının sebebi şudur: O günkü Arap toplumu ergenlik çağına kadarki yaşı dikkate almaz ne zaman büluğ’a erilmişse ondan sonrasını esas aldıkları da kaynaklarda mevcuttur. Bu bilgiler dikkate alındığında evlenecek çağda olduğu net bilinmektedir. “Esma yüz yaşındayken, Hicretin 73. Yılında vefat etmiştir. Hicret vaktinde yirmi yedi yaşındaydı. Hz. Ayşe ablasından on yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam on yedi yaşında olması icap eder. Ayrıca Hz. Ayşe, Hz. Peygamber’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.” (Hatemü’l-Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)